Bugün 1 Ekim 2023… Cumhuriyet’in TBMM’de ilan edilip duyurulduğu 29 Ekim’e 28 gün kaldı. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 100’üncü yılını coşku ve gururla kutlayacağız millet olarak… Bu hafta sizlere Cumhuriyet’in kuruluşu öncesinde, Mustafa Kemal Paşa’nın bunu önce dünyaya duyurmasının hikâyesini aktaracağım…
Burak Artuner’in haberi
Tarih: 22 Eylül 1923…
Yer: Ankara’daki Türkiye Büyük Millet Meclisi Riyâset yani başkanlık odası…
Avusturya gazetesi Die Presse’in İstanbul doğumlu 28 yaşındaki genç ama tecrübeli muhabiri Josef Hans Lazar, pür dikkat kapının açılmasını bekliyordu… Uzun uğraşlar sonucu beklediği röportajı sonunda gerçekleştireceği için heyecanlıydı…
Biraz sonra içeri Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Müşir (Mareşal) Mustafa Kemal girdiğinde dikkatini ona verdi… Çünkü röportajı için düşmanlarını mağlubiyete uğratmış bir komutanı bir lideri gözlemlemek istiyordu… 2 Ekim’de gazetesinde yayımlanan yazısında bu izlenimlerini şu cümlelerle ifade edecekti: “Yüzünde zayıflık, bezginlik, hedefsizlik ve bir şeyleri saklı tuttuğu izi yok… Yüzlerde zayıflıkların ve sıradanlığın hakim olduğumu dönemimizde, çok iyi gelen olgunlaşmış, konsantre olmuş bir enerji, gerilmiş bir güç var” diye yazacaktı…
YENİ TÜRKİYE’DEKİ GELİŞME HENÜZ TAMAMLANMADI
Gazeteci Lazar’ın ilk sorusunda Mustafa Kemal Paşa, titizlikle kullanılmayan Cumhuriyet kelimesini kullandı: “Size Türk Anayasası’nın ilk maddesini tekrarlamak istiyorum. ‘Egemenlik, sınırsız ve koşulsuz halkındır… Yönetim tarzı, halkın geleceğini bizzat kendisi ve gerçekten belirlemesi ilkesine dayanır’…Bu iki cümlenin yorumu bir kelimenin şüpheye yer bırakmayan tanımlanmasıdır: Cumhuriyet!” Yeni Türkiye’deki gelişme henüz tamamlanmadı… Bu yol sonuna kadar gidilmeli. Değişiklikler, düzeltmeler ve iyileştirmeler gerekli, son en iyi hali için. Ancak çok kısa zamanda Türkiye, tüm şekliyle ruhen zaten olduğu yapıya kavuşacaktır: Cumhuriyet! Avrupa’nın ve Amerika’nın diğer Cumhuriyetleri gibi, temel ilkelerdeki birliği rağmen çok farklı olmaları gibi, bugünkü Türkiye’de sadece bazı dış çizgilerde diğer Cumhuriyetlerden farklı… Ama ilkesel yapı olarak değil… Tüm diğer Cumhuriyetlerde olduğu gibi burada bir bağımsız parlamento var, tüm bakanlar kendi alanlarından sorumlu… Türk ve diğer bilinen temel yönetim biçimlerini akıl dolu şekilde analiz ettikten sonra Atatürk şu sonucu çıkarıyor: “Biz Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve sorumlu Bakanları olan bir Cumhuriyet olacağız… Yeni Türkiye’nin başkenti hakkındaki soruda böylelikle kendiliğinden ortaya çıkıyor, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’dır!”
BATI’NIN BEYNİNDE KÖK SALAN DÜŞÜNCELER…
Açıklamalarının diğer bölümlerinde Mustafa Kemal Paşa, Avrupa basınında çok kez gündeme gelen, Türkiye’nin Avrupa ve Batı medeniyetine nefretle sırtını dönmesi konusu üzerine de konuştu: “Yüzyıllardan beri düşmanlarımız, tüm ellerinde olan imkanlarla Türklere karşı kin duyguları ve aşağılama hisleri beslemeyi alışkanlık haline getirdiler… Bu beyinlerde kök salan duygu ve düşünceler, bizim yorulmadan mücadele ettiğimiz bir Batı mantalitesini oluşturuyor… Tüm değişikliklere ve olaylara rağmen halen bu duygular tamamen yok olmadı…Halen Türkleri, her türlü ilericiliğe karşı, düşman olan, entelektüel ve ahlaki gelişmeye kapalı, barbar insanlar olarak görmek istiyorlar. Bizi batmaya mahkum ulus olarak gören Batı, bizim çöküşümüzü hızlandırmak için elinden gelen her şeyi yaptı…
AVRUPA İLE İLİŞKİLERİ ÇALIŞTIRARAK GELİŞTİRMEK…
“Avrupa ile ilişkilere çalışarak geliştirmek” “Doğrudur, Padişahlık döneminde hükümetler Türk halkının Avrupa ile temasını engellemek için çabaladılar… Böylece halkı baskı altında tutup, her türlü özgür düşünce beyanını engellemeleri daha kolay oluyordu; Ama biz Türk milliyetçiler çevremizi, içte ve dışta olanları açık ve net bir şekilde gözlüyoruz… Çok iyi biliyoruz ki, insanlarımızın başka uluslarla temasa geçmesi, bizim öz menfaatimizedir… Biz zaman kaybetmeden, hızlıca Avrupa ile ilişkileri geliştirmek için çalışarak elimizden gelen her şeyi yapmak istiyoruz…”
Bu röportaj 2 Ekim’de yapıldı. Ancak yankıları hemen 22 Eylül’den sonra hissedildi. O sırada Ankara’da bulunan İkdam Gazetesi muhabiri Mecdi Sayman’da demecin görüşme sırasında orada bulunan Hamdullah Suphi Tanrıöver’e doğrulatarak gazetesine bildirmişti.
‘Aleni olarak ilk defa size söylüyorum’
Mazhar Müfit, bu sözlerin söylendiği gün olan 22 Eylül 1923’ü anılarında şöyle anlatıyor:
“Bir gün Anadolu lokantasında yemek yiyordum. Orada Neue Freie Presse adlı Avusturya gazetesinin Ankara’ya gelen muhabiri de yemek yiyordu. Bu zatla bir gün evvel mecliste riyaset odasında tanışmıştım. Yanıma geldi, aramızda şöyle bir muhavere geçti:
? Haberiniz olsa gerek, sizi tebrik ederim.
? Nedir acaba?
? Mustafa Kemal Paşa beni meclisin riyaset odasında kabul etti ve dedi ki: ‘Aleni olarak ilk defa size söylüyorum, cumhuriyeti ilan edeceğiz.’ ‘Ne zaman?’ dedim. Başını salladı ve ‘Çok yakında’ dedi.”
TÜRK BASINI HIZLI DAVRANDI
Neue Freie Presse bu röportajı Almanca olarak 2 Ekim 1923’te yayımladı ama Mustafa Kemal’in muhabirle konuşması dışarıya sızdığından Türk basını hiç beklemeden haberi daha önce verdi. Mehmet Saki Çakır’ın “Cumhuriyet’in İlanına Doğru Rejim Tartışmalarının Basındaki Yansımaları” başlıklı yüksek lisans tezinde bu haberler şöyle anlatılıyor:
* ‘Tevhid-i Efkâr, röportaja 24 Eylül 1923 tarihindeki manşetinde değinmiştir. ‘Şekli hükûmetimiz cumhuriyet mi olacak?’ başlığıyla başlayan haberin alt başlığı ‘Mustafa Kemal Paşa Türkiya’da garb cumhuriyetlerine tamamen müşabih bir cumhuriyet teessüs edeceğini ve payitahtın (Ankara) da kalacağını söylüyor’ diye devam etmektedir. Haberin devamında ise röportajdan bilgiler yer almaktadır.
* Akşam gazetesi de 24 Eylül 1923 tarihinde ‘Mustafa Kemal Paşa’nın pek mühim beyanatı: Türkiya’nın dâhili tekâmülü tamamen bitmemiştir. Daha tadilat vuku bulacak, bilumum tekamülatımız cumhuriyet esasına müncer olacaktır’ manşetiyle röportaja değindi. Gazetenin alt başlığı ise şöyleydi: “Türkiya’da demokratik bir cumhuriyet teşekkül edecek bu cumhuriyet hiçbir suretle garp cumhuriyetleri esasından farklı bulunmayacak ve Ankara Türk Cumhuriyeti’nin merkezi olacaktır.”
‘Türkiye Halk Cumhuriyeti’
* Hâkimiyet-i Milliye gazetesi ise röportajın tamamını biraz daha geç bir tarihte, 27 Eylül 1923’de sütunlarına taşımıştır. Cumhuriyetle ilgili manşeti şu şekildedir: ‘Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun iki maddesi bir kelimede hülasa: Cumhuriyet.’ Manşetin alt başlığı, ‘Büyük Millet Meclisi Reisi Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin Viyana’da münteşir ‘Neue Freie Presse’ namındaki Avusturya gazetesine vaki olan beyanatının asıl metni’ diye devam etmekte olup röportajın tamamına yer verilmiştir.
RÖPORTAJI YAPAN GAZETECİ NAZİLER’E KATILDI
Josef Hans Lazar (Doğum: 1895 İstanbul, Ölüm: 1961 Viyana): 1920-1927 yılları arasında Presse’nin Türkiye muhabiriydi… 1939’da Almanya’da Nasyonal Sosyalist rejimin Dışişlerine girdi ve Madrid’de basın müşaviri olarak çalıştı.
Patronlardunyasi.com