Güneş DOĞDU SOYLU
TİM Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı Ahmet Tiryakioğlu, Türkiye’nin stratejik ve lojistik olarak dünyanın gıda merkezi olabilecek potansiyele sahip olduğunu ve çalışmalarını Türkiye’nin dünyanın gıda merkezi olması hedefiyle sürdürdüklerini ifade etti.
DÜNYA’ya özel açıklamalarda bulunan Ahmet Tiryakioğlu, Türkiye ekonomisinde enflasyonla mücadele konusunda atılan adımların tarımsal üreticileri koruması gerektiğini kaydetti. Tiryakioğlu, “Özellikle tarımsal üreticilerimizi gözeten fikir ve önerilerimizi, talepleri üzerine sık sık ilgili bakanlıklara arz ediyoruz” diye konuştu.
Geçen yıl Irak’a ülkemizden 10 milyar dolara yakın ihracat yapıldığını bu pazara en çok ihracat gerçekleştiren sektörün yüzde 22’lik pay ile hububat olduğunun altını çizen Ahmet Tiryakioğlu, Irak pazarında yaşanan sıkıntılar konusunda ilişkilerin sıkı tutulmasının önemli olduğunu dile getirdi.
Tarımsal hasılada Avrupa’da birinci olan Türkiye’nin dünyanın değişik coğrafyalarından farklı kültürlere ve farklı alım gücüne sahip kesimlerin gıdaya yönelik ihtiyaçlarına özel çözümler üretildiğini aktaran Tiryakioğlu, bu alanda dış ticaret açığı vermeyen bir ülke olmanın haklı gururunu yaşadıklarını söyledi.
Tiryakioğlu, Türk ürünü olan bulgurun dünyada bilinirliğini ve tüketimini artırmaya yönelik yoğun bir şekilde çalıştıklarını ve “Dünya Bulgur Günü” tescili girişimine start verdiklerini aktardı.
“Hububatta dış ticaret açığı vermiyoruz”
Türkiye’nin temel gıda işletmeciliğinde son 20 yılı en iyi değerlendiren sektörlerden biri olduğuna dikkat çeken Tiryakioğlu, “2001’de 1,3 milyar dolar ihracat yapan hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektörü, günümüzde yıllık 15 milyar dolar ihracat hedefler hale geldi.
Bundan yaklaşık 10 yıl önce Türkiye’nin 2023’te 500 milyar dolar ihracat hedefi belirlenirken, tarım genelinde 56 milyar dolar, hububat sektörü özelinde ise 14 milyar dolar hedef koyulmuştu. 2023 yılında tarım ihracatımız 35 milyar dolar oldu ve tarım sektörü, belirlenen hedefin yüzde 62’sini yakalayabildi. Hububat sektöründe ise bu oran yüzde 90 oldu. Düşünün ki, eğer tüm ihracatçı sektörlerimiz 2023 için belirlenen hedeflere hububat sektörü kadar yaklaşabilseydi, Türkiye geçen yıl 450 milyar dolar ihracat yapabilirdi” şeklinde konuştu.
Bir ailenin sofrası için ihtiyaç duyacağı temel besin maddelerinin tamamını üretme şansına sahip olan Türkiye’nin tarımsal zenginliği ve çeşitliliğiyle sadece kendisi için değil, bölgedeki pek çok ülke için gıda arz güvenliği konusunda kritik bir merkez olduğuna vurgu yapan Tiryakioğlu, “Özellikle tahıla dayalı sanayisi, modern işleme tesisleri ve lojistik imkânlarıyla uluslararası ölçekte rekabetçi bir üretici. Bizim temel özelliğimiz jeopolitik konumumuzun sağladığı lojistik imkânlarımız ve güçlü ticari bağlantılarımız sayesinde çok çeşitli pazarlara açılabilmemiz, üretim imkânlarımız sayesinde de dünyanın farklı coğrafyalarının tüketim ihtiyaçlarına özel çözümler üretebilmemiz sunabilmemiz.
Her dilden ve her kültürden müşteriye ulaşabiliyoruz. Her yıl dış ticaretteki rekabet gücümüzü artırarak büyüyoruz. Sektörümüz istikrarlı yapısını bu yıla da başarıyla taşıdığını söyleyebilirim. Yılın 6 ayı sonunda toplam ihracatı yüzde 6,9 artışla 5,9 milyar dolar oldu, ihracatı miktar bazında yüzde 25 artan sektörümüzün ihraç ettiği ürün toplamda 6,2 milyon tona ulaştı” dedi.
“İştigal alanımız, katma değerli ürünleri de kapsıyor”
Bu yıl dünyada buğday üretiminin 800 milyon tona yakın seviyelerde olacağını, bu veriler, dünya nüfusuna vurulduğunda, dünyada yıllık kişi başına 100 kg buğday üretimi yapıldığı anlamına geldiğini söyleyen Başkan Tiryakioğlu, “85 milyon nüfuslu Türkiye, yılda 21,5 milyon tonluk rekolte ile kişi başına yaklaşık 250 kg buğday üretiyor. Ülkemizin buğday üretimindeki gücü; sektörümüzün iştigal alanındaki performansına da doğrudan yansıyor. 2023 verilerine göre yıllık buğday unu ve makarna ihracatımızın toplamı 5 milyon tonu buluyor.
Geçen yıl 164 ülkeye 3,5 milyon ton buğday unu ihracatı gerçekleştiren Türkiye, 2015 yılından beri bu alanda dünya ihracat şampiyonluğunu da elinde bulunduruyor. Bu stratejik ürünü iştigal alanında tutan bizim sektörümüzün bir özelliği de bisküvi-pasta, kakaolu mamuller, yağlı tohumlar ve baharatlar gibi kg başına ortalama birim fiyatları 2 ila 4 dolar arasında değişen katma değerli ürünleri kapsıyor oluşudur” diye konuştu.
Tarımsal hasılada Avrupa’da birinci olan Türkiye’nin bir başka özelliğinin de hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri iştigal alanında dış ticaret açığı vermemesi olduğunu ifade eden Ahmet Tiryakioğlu, “2023 verilerine göre 1,5 milyon tondan fazla bisküvi-pasta, 1,5 milyon tona yakın bitkisel yağ, 1 milyon tondan fazla şeker ve şeker ve mamulleri, 1 milyon tona yakın kakaolu mamul ihraç eden Türkiye, sektörümüzün toplam dış ticaretinden yılda 12,5 milyar dolara yakın gelir elde etti.
TÜİK’in hesaplamasına göre hububat, değirmencilik ürünleri, malt, nişasta, inülin, yağlı tohum ve meyveler, muhtelif tane, tohum ve meyveler, saman ve kaba yem, şeker ve şeker mamulleri, kakao ve kakao müstahzarları, yenilen çeşitli gıda müstahzarları, hayvanlar için hazırlanmış kaba yemler şeklimde tanımlanan fasıllarda Türkiye’nin toplam ithalatı ile toplam ihracatı benzer seviyelerde seyrediyor. Kısacası Türkiye; dünyanın değişik coğrafyalarından farklı kültürlere ve farklı alım gücüne sahip kesimlerin gıdaya yönelik ihtiyaçlarına özel çözümler üretirken bu alanda dış ticaret açığı vermeyen bir ülke olmanın haklı gururunu yaşıyor” diye konuştu.
“Irak pazarında işi sıkı tutuyoruz”
Irak’ın Türkiye ve hububat sektörü için önemli bir pazar olduğuna değinen Başkan Tiryakioğlu, Irak’ta son dönem yaşanan sıkıntılara dair değerlendirmelerde bulundu. Tiryakioğlu, “Türkiye geçen yıl Irak’a 10 milyar dolara yakın ihracat yaptı.
Bu pazara en çok ihracat gerçekleştiren sektör olarak hububatın, tüm sektörler içindeki toplam payı ise yüzde 22 kadardı. Bizim için büyük önem taşıyan bu pazarda işi çok sıkı tutuyoruz, bölgedeki ilişkilerimizi güçlendirmek üzere temaslarımıza hiç ara vermiyoruz. Son dönemde Irak’ta gıda ürünleri alanında koruyucu vergiler gündeme geldi. Biz de bir araya geldiğimiz yetkililere, özellikle Irak’ta üretimi olmayan ürünler başta olmak üzere bu kısıtlamaların getirebileceği olumsuzlukları anlatıyoruz.
İki ülke arasındaki tarihsel ve kültürel bağlar çok güçlü olduğu için, yapıcı yaklaşımımızın karşılık bulduğunu görüyoruz. İkili görüşmelerimizde, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyaretleri de bölgede heyecan yarattığını gözlemliyoruz. Yılın ilk 6 ayında Irak’a hububat ihracatımızı yüzde 10,7 artışla 1 milyar doların üzerine taşıdığımız için memnunuz” şeklinde konuştu.
“Dünyaya Türk ürünü olarak bulguru tanıtacağız”
Dünyaya Türk ürünü olan bulguru tanıtmak için yoğun bir çalışma yürüttüklerini anlatan Başkan Tiryakioğlu, Dünya Bulgur Günü’nü tescillemek için harekete geçtiklerini söyleyerek şu ifadeleri kullandı, “Gıda alanında birçok ürün grubunda faaliyet gösteren firmalarıyla Türkiye, yakın coğrafyamız için eşsiz bir iş ortağı…
Bu ortaklığı yeni iş fırsatlarına çevirmek üzere; GAİB, İİB, AKİB, OAİB, EİB ve KİB çatısı altındaki 6 Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği ile beraber Türkiye Gıda İhracatçıları (TGİ) markasını oluşturduk.
Ticaret Bakanlığımızın desteğiyle bulgur ile şeker ve şeker mamulleri alanında tanıtım çalışmaları yapmaya karar verdik. Tüm dünyanın Türk ürünü olarak kabul ettiği bulguru, Türkiye Gıda İhracatçıları markasıyla yapacağımız çalışmalarla küresel ölçekte daha fazla tercih edilir kılmayı hedefliyoruz. Dünya Bulgur Günü’nü tescillemek yönünde bir çalışmamız var, bu sayede ürünümüzün farklı mutfaklara açılımını desteklemek istiyoruz.”
“Üreticileri gözeten önlemlerin alınmasını bekliyoruz”
Ekonomi yönetiminin yürüttüğü programa dair değerlendirmede bulunan Ahmet Tiryakioğlu şunları söyledi, “Temel önceliğin enflasyonla mücadeleye verildiğini, bunu sağlamak için de sıkı para politikası yanında talebi kısmaya yönelik önlemler alındığını görüyoruz. Firmaların kârlılığını etkilemesini normal kabul edebileceğimiz bu adımların, tarladaki üreticilerin maliyetlerini azaltacak ve tarımsal üretimimizde verimliliği artıracak önlemlerle desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. İlgili Bakanlıklarımız bu konuları, sektörel temsilci olduğumuz kurumlarda bizlerle dönem dönem istişare ediyorlar. Biz de özellikle tarımsal üreticilerimizi gözeten fikir ve önerilerimizi, talepleri üzerine sık sık kendilerine arz ediyoruz.”